Dün gece rüyamda, Bebekle Hisar arasında bir yerdeyim,
limonata gibi bir hava, biraz kışlık giyinmiş olsak da güneş
ne yakıyor ne üşütüyor.
Annem babam ile sahilde bir yere girip oturacağız, onlar bir sebeple arkamda kalıyorlar.
Ben masa bulmak için içeri girince, yıllarca milyon tane yurtdışı gezisine birlikte katıldığımız, birbirimizi görünce aşırı mutlu olduğumuz, şimdilerde ise hiç araşıp görüşmediğimiz eski bir arkadaşımı görüyorum, o gene elinde bavulu bir yerlerden dönmekte.
Hemen benimle masaya oturuyor, kahve istiyoruz ama sadece çayları varmış, şaşırıyoruz, olsun diyoruz her zamanki kalender halimizle, o sigara içmez ama benimle bir tane yakıyor.
Ekonomi gazetecisi olduğu nasıl da belli, birden “krize dolarda mi yakalandınız tl’de mi?” diye soruyor, gülerek “bırak şimdi bunları” diyorum ben de. O da gülüyor, dişleri eskisinden de beyaz sanki.
Hatırlar mısın diyor, uçaklarda ikimizin de sesi cıvıl cıvıl olduğu için, yanımızda arkamızda oturanlar “Siz konuşun, biz dinleyelim” derlerdi diye eskiyi anmaya başlıyor. Hatırlamaz mıyım, diyorum. O sırada annemle babam geliyor, arka masaya geçiyorlar, siz rahatsız olmayın gençler, sohbetinize devam edin diyorlar. Birbirimize bakıp, kahkahayı patlatıyoruz.