“Yaşam bir akıştır aslında, hem de sonsuzdur”, dedi kadın.
Adam düşündü, sonsuzluk içinde isek neden sona yaklaşmak bu kadar zorluydu?
“Şadan, yarın oy verdikten sonra yemeğe çıkmak istersin sen şimdi.
Ama ben çok yorgunum, gitmeyelim, olur mu?”
Midem, göğüs kafesim, çenem titriyor.
“Sonsuzluk olasılıklardadir, insan yanılır, zamanda sanır, diye karşılık verdi kadın.
Oy vermek iyi yurttaş olmanın gereği, böyle söylüyor TV’ler, bas bas bağırıyor sosyal medya hesaplarından çok bilmişler.
Nerede ve nasıl biteceğini hayatın oy vermek mi belirler?
Sırtına vuran sızının rotasını takip etmeye çalışan beyni nasıl da bitap düşmüş.
Umarsız mı yoksa umutsuz mu?
Zihni çılgınca ileri sarıyor sözcüklerden oluşan yaşam rulosunu.
Bir türlü durduramıyor ne acıyı, ne pişmanlığı ne de gelmekte olanı.
İki kişilik bir yaşamı sürdürmek kolay mıydı sanki?
Rahmetli sıkı eleştirmendi, derler mi arkamdan şimdi?
Acaba karısı onu gömdükten sonraki ilk yazda gene sirtaki oynar mı?
Karısı, yaşamının yarısı.
Ilık bir sızı uyuşturuyor giderek sol yanını.
Şekli şemali netleşiyor yaşamın zıt anlamlısının.
Tam tam sesleri geliyor kulağına çok uzaklardan.
Istırap, ışıksızlık, ıraksama, ıslakkarga, ırgalama, …. binlerce kelime sığdırdım ömrüme de kendimi sığdıramadım öyküme..