Göklerin güzel kızı
Ay bakışlı, yıldız başlı
Merhametin adıydın
Seni bildiler
İncecikti kelimelerin, tutunup en güzel sıfatlara
kayardı dudaklarından
Uçtu uçtu evin içinde şarap vurmuş duvarlara, kenar süslü tavanlara çarptı
En sonunda
İşitilmez oldu güzelliğin
Sesine dokunabiliyorum ışık yıllarının ötesinden şükür
Madde aceleyle çekiliyor aramızdan
O yüzden belli
Kısalıyor mesafemiz
Korkuya kapılma
Ölülerin ufku uzak, yolu uzun
Kaç kez kaçırmaya gücüm yeter ki seni
Eteklerine dolanıyoruz, akşam üstleri çay içilen pencere kenarlarında..
Tüm çiçeklerin toplamından kokuyorsun
Adını koyamıyoruz
Zambaklardan ve gül pembe buketlerden yapılmışsın
Sokaklar fesat kaynıyor, sıkı sıkı kapatmalıyız camları her sigaradan sonra
Evlerin içi korkuyor, duvarlar sinmiş bembeyaz, halılar ürkek, lekeli
Evler içine çöküyor her akşam üstü, bazı gecelerde sen rüyalarında kabuslar görüyorsun
Özlediğim sabahlarda yoksul bir köylünün oğlu gelip oturuyor kahvaltı soframıza
Tahta evde bir çiçeğe kelepçe vurduklarında şaşakalıyoruz
Bir idam mahkumunun son günüymüşcesine katık ediyoruz peyniri ekmeğimize.
Öğlen saatleri taşrada bir şatoda sıkışmış, kendi içine tıkılmış..
Patladı, patlayacak
Sen ama sen ödünsüz parlıyorsun bu döngüde
Sadece sen parlıyorsun sakince
Paha biçilmez bir hediyesin her birine
Biliyorlar, susuyorlar
Başları önde, gözleri yitip gitmiş sendeki hüzünde
Payları var
Biliyorlar, susuyorlar.
NAZİRE K. Gürsel
14.09.2022