Menu Logo
X kapat

Bir/Çok Cinayetin Anatomisi; Kadını Öldürmek

Güncel 2022-03-08 09:01:05

Bir devri işlenen Cinayetlerden tanırsınız. Her dönemi karakterize eden Cinayet türü farklıdır. En kişisel görüneni bile politiktir çünkü.
“Kadın Cinayetleri” eminim ilerde Türkiye tarihini çalışanların en mühim odaklarından biri olacak. Tabii durdurmayı başarırsak. Başarısız olursak, bir tarihten söz etmek dahi gülünç kaçabilir.

Kadın Cinayetleri elbette ki her şeyden önce Siyasi, Politik cinayetler..
Bunu tartışmak dahi anlamsız.
Hep derim, Her Devrin Delisi farklıdır. Örneğin bugün, “Benim adım Napolyon” diye dolaşan Deli bulamazsınız. Delilik de başkalaşmıştır. Eskisi gibi değildir.
Bunun gibi her devrin politik cinayeti de farklı olur.
Bugünün Türkiye’sinde 80 öncesinde kabaca Sağ/Sol olarak ifade edilen ve her gün planlı ve düzenli olarak işlenen siyasi cinayetlerinin yerini Kadın Cinayetleri almıştır.
Siyasi Cinayette hedef nasıl belirlenir?
Pek tabii ki hakim ideoloji kimi hedef tahtasına oturtursa, Kurban odur.
Demem o ki, Kadın açık ve net hedeftedir. Sayılar ve çekilen acılar bize bunu açıkça gösteriyor.
İnkar işe yaramadığı gibi olası kurbanların sayısını artırır, çekilecek acıları, ödenecek bedelleri katmerler.
Bir de işin sosyolojik yönü var.
Siyasi yönü mü yoksa sosyolojik temeli mi ağır basıyor diye sorarsanız, benim yanıtım ikisinin birbirini tetiklediği ve neredeyse eşit ağırlıkta dengelediğidir.
Burada naçizane bazı tespitlerde bulunmak isterim..
Katledilen kadınlarımızın bir grubu ya üniversite öğrencisi ya da olmasa bile öğrenci olacak yaşta.
Her iki durumda da işsiz.
Bir de daha yetişkin grubu Kadın kurbanlar var ki, onlar da tam tersi kendi ayakları üzerinde başarıyla duran, genelde meslek sahibi ya da formel bir eğitimden geçmemiş dahi olsa çalışan, para kazanan ve yalnız kendini değil pek çok vakada evini de geçindiren bireyler.
Bir de bu kadınların hayatına bir şekilde girmiş olan ya da girmeye çalışan bir Katil Profili var.
Benim gördüğüm, yetişkin Kadın grubunun katili olan erkek bireyler,/tabii ne kadar gözlemleyebilirsem çünkü bu profil toplumdan özenle saklanmaktadır, hatta daha önce Twitter hesabımdan paylaştığım gibi adeta kimliksizleştirilerek unutturulmak istenmekte, hayret ki ne hayret/, bu kadınlarla sözde bir gönül ilişkisi kurarak, kadının evine yerleşmek, kadının maddi imkanlarından faydalanmak ve manevi anlamda da sonuna kadar sömürmek niyetinde olan işsiz ya da işten atılmış, parasız, güvencesiz, kimisi kendi çekirdek ailesi
tarafından dahi dışlanmış, her anlamda başarısız ve suça eğilimli bir erkek gürûhu.
Bu tehditkar profil, Kadın tarafından reddedildiğinde ve reddedilişi tersine çevirme girişimleri sonuçsuz kaldığında, çok kolay içindeki Caniyi ortaya çıkarıyor ve çoğu da canice yöntemlerle Kadını öldürüyor.
Gelinen bu noktada artık ” Seviyordum, Öldürdüm” kalıbını kullanmak, bu katilleri anlatmak için yetersiz ve gereksiz bir söylem çünkü ortada Yalan’dan başka bir şey yok.
Sevgi ise hiç yok.
Hatta bazılarında gerçek bir ilişki bile yok. Kadının hayatına zorla girmeye çalışan bir erkek var sadece.
Daha genç ve henüz bir işi olmayan Kadın kurbanlarda ise erkek profili önceki grubun aksine maddi yönden kaçından daha güçlü bir pozisyonda olmakta.
Yani tam tersi bir durum söz konusu; Zengin bir ailenin uyuşturucu müptelası, işe yaramaz oğlu gibi. Bu katil tipi ise kolay kurban olarak gördüğü genelde yoksul bir ailenin güzel kızını gözüne kestiriyor ve işler ters gittiğinde de gene içindeki cani ilk fırsatta iş başına geçiyor.
Bu tespitler ve elbette daha başkaları üzerinde keşke üniversitelerimiz çalışsa da bizlerden saklanan gerçekler aydınlansa..
Bu arada Türkiye’de bugünkü anlamda Kadın Cinayetleri’nin, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun, katilin mensup olduğu Garipoğlu ailesinin avukatlığını üstlendiği, Münevver Karabulut Cinayeti ile başladığının altını çizmek şart.
O vahşi cinayet hiçbir şekilde aydınlatılmadı, bir tutuklama oldu ama olayın nasıl cereyan ettiği, kimlerin işin içine karıştığı, olayın aslı astarı kamuoyundan gizlendi.
Bu elim olay failler gizlenerek, deliller yok edilerek, tek bir ayrıntı, tek bir şüpheli, tek bir tanık, sanık ifadesi kamuoyuyla paylaşılmadan hasır altı edilerek toplumsal hafızamızda karanlığa mahkum edildi. Ek olarak kızın ailesi milyon dolarlarla ve belki tehditlerle susturularak bugünlere gelindi.
En azından kamuoyundaki algı tam bu anlattığım şekildedir.
Gerçekte ne olduğu ise açıklanmadığı için karanlıkta.
Bir Cinayet çok önemlidir. Tüm siyasi ve toplumsal yapıyı gözler önüne serebilir.
Be kafası kesilip, çöp bidonuna atılan bir genç kız bedeni, kendinden sonra gelecek sayısız Kadın Cinayetinin habercisi olabilir.

Nazire Kalkan Gürsel