Nereden nereye… Eskiden Oscar ödüllerini hatasız tahmin etmeye çalışmak eğlenceli bir oyundu benim için..
Tabii ödüle aday tüm filmleri eksiksiz izlemeyi gerektiriyordu bu çaba. Henüz DVD çağı idi ve Türkiye’de vizyona girmemiş olanları Nişantaşı’ndaki Hak Pasajında bulunan meşhur Dvd’ciden alırdım. Tomar tomar DVD’leri evde Kadri ile ve hatta o dönem küçük olmasına rağmen bazılarını Erdem’le beraber merakla ve büyük bir zevkle izlerdik… Kızkardeşim Nilgün ile filmleri aramızda değiş tokuş yapardık filan.. Arkadaşlarla aramızda çok ya da az beğenilen yapımların muhabbeti dönerdi.
Zamanla kalmadı o heyecanımız… Şunun şurası yedi sekiz yıl öncesinden bahsediyorum.. Ama hızlı değişiyor artık her şey gibi alışkanlıklar da. Sürekli kendini yeniden üreten Holywood bizden daha hızlı eskiyordu, türevin türevini ne kadar izleyebilirsiniz ki?
Hevesimiz kaçınca, İstanbul salonlarında vizyona girenleri bile kaçırır olduk.. Oscar adaylarını göz ucuyla sosyal medyadan takip ediyordum sırf haberdar olmak amacıyla.. Çok denk düşerse de izliyordum.
En nihayetinde Oscar ödüllerini kimlerin ya da hangi filmlerin aldığını dahi merak etmemeye başladım bu yıl itibariyla. Listeye bakmadım bile. Suratsız heykelcikle son rabıtamın da böylelikle kopmuş olduğunu anlıyorum..
Dün gece Oscar’larda rekor kırdığını duyduğumuz “Her şey aynı anda, her yerde” vs gibi bir adı olan yapım, Apple tv’de karşımıza çıktı. Ayıp olmasın, eski günlerin hatrına açalım dedik..
Yarısına gelmeden uyuya kaldım.. Bu koşullarda (sıkı film üretimi çok düşük düzeylerde) ödülü hak ediyor olabilir ancak bu filmlere yeni kuşak bir saniye bile bakmaz, hele sinemaya gidip izlemeyi aklından dahi geçirmez.
Z kuşağı ne denli anlam yüklenmiş olsa da aksiyondan aşırı sıkılıyor gördüğüm kadarıyla.. Y kuşağında bitti o iş.
Son Oscar rekortmeni fimden yola çıkarak beni yazmaya iten esas dürtü filmin kendisi değil, son on yılda sinema evreninin içine düştüğü genel heyecansızlık halini dert etmem.
Bir yirminci yüzyıl harikası olarak gördüğüm sinemanın yirmi birinci yüzyıla daha güçlü daha derinlikli daha eğlenceli daha verimli daha estetik daha dinamik daha doyurucu daha takdir edilesi, hayranlık duyulası işlerle girmesini arzu ederdim gerçek bir sinema aşığı olarak.
Gel gör ki, önce eğlenceli tarafını kaybetti sinema sonra da Netflix gibi dijital platformların oyuna dahil edilmesiyle derinliğini hızla yitirmeye başladı. Algoritma diye bir uydurukluğa mahkum edildi seyirci ve sektörde mertlik bozuldu. İşin algoritması ise farklı yazıların konusu elbette.