Menu Logo
X kapat

TERS ESTETİK

Güncel 2023-06-27 15:16:47

Sokaktaki kadın ve erkeklerin haline bakınca, biz neden en küçük estetik değerimizi koruyamıyoruz diye hayıflanıyorum doğrusu. Her dönem kendi zarafet kodlarını oluşturabilir oysa ki.

İstanbul’daki kadınların ki son dönemde sayıları aşırı artan Ruslar ve Azeriler bu görsel kirliliği iyice körüklüyor, dövme kaş, şiş dudak ve bir kilometre takma tırnak olayından gerçekten artık midem bulanıyor.

Nerede kaldı İstanbul kadınının zarafeti?

İstanbul Beyefendisi tarihe karışalı zaten çok oldu malum, İstanbul Hanımefendisi gene yakın zamana kadar vardı en azından.

O da tarih oldu, geçmişten hüzünlü bir hayal oldu. Neden hiçbir değerimizi koruyamıyoruz biz? Birebir aynı kalması gerekmiyor hiçbir şeyin elbette, o da ayrı bir iticilik olur bu devirde ancak her dönem kendi zarafet kodlarını oluşturabilmeli.

Onun bunun üstelik de en düşük olanın peşine takılmak marifet sayılmayacağı gibi insanı hayattan dahi soğutabilir.

Gerçekten benim artık anti estetik diye tarif etmek istediğim bilumum uygulamalar Türk kadınını giderek alay konusu hâline getirmekte.

Mukayese etmeyi hiç sevmem ama inanın son on gündür Londra’dayım ve caddelerde, kafelerde, restoranlarda gördüğüm kadınların birinin bile dudağı şiş değil. Kimse kusura bakmasın ya da bakacaksa da baksın ama söylemek zorundayım ki, “alt seviye” işler bunlar.

Hepsi de (İngilizleri kast ediyorum) genetik olarak ince dudaklı (beyaz ırk baskın genidir ince dudak), kaşlar varla yok arası, takma tırnağı ise sadece siyahiler takıyor.

İlk kez Amerika’da 90’larda görmüştüm, kimsede yokken onlarda vardı upuzun, rengarenk takma tırnaklar, dolayısıyla fikrimce Siyahiler de bu rüküş modanın içinde sayılmaz. Onlarınki daha çok sosyokültürel bir duruş diyelim.

Aynı duruşu acaba Türkiye’yi mesken tutan Ruslar ve Azeriler de mi paylaşıyor ki, İstanbul’un seçkin semtlerindeki kuaför salonları bu iki gruba takma tırnak monte etmekten başka iş yapmaz oldu. Tabii takma tırnaklara bele kadar uzanan yellim yelloz kuzguni siyah ya da tam tersi platin sarısı kalitesiz takma saçlar eşlik etmekte ki bayağılık arşa çıksın.

Maalesef bu iki grubun ürkütücü ve gözlerimizi kanatan sözde güzellik anlayışı bizim kadınlarımıza da sirayet etmiş görünüyor, hatta bu alanda son derece gereksiz ve tarafları aşağı çeken bir rekabet sözkonusu.

Hele şu on yıl kadar önce ortaya çıkan ve bir türlü yok olmayan gülünç ve korkunç ötesi dövme kaşlar ile her kadın bir İbrahim Tatlıses’e dönüştü, yeter gerçekten yeter. Sokağa çıkmak zevk olmaktan çıktı, işkence haline geldi, her yerde aynı şişko yanaklar, orman kibarı kaşlar, arı sokmuş ifadesi ile dolaşan kimliksizler yüzünden.

Havaalanında bekliyorum, gencecik anneler ve yaşlı başlı hanımlar birebir aynı suratla karşımda oturmaktalar. Kayınvalide/ gelin ayırt edilemez oldu, gençleşelim derken herkes orta yaş üstüne sabitlendi.

Estetik duygusu gelişmiş bir insan için sürekli bu görüntüye maruz kalmak ruhsal çöküntüye dahi sebep olabilir, çok daha fazlası yazılır da terbiyem müsade etmiyor.

Not: Görsel alakasız gelebilir ama Londra’da bulunduğum dönemde düzenlenen geleneksel at yarışı Royal Ascot bayağı alakalı olabilir esasen.

 

Herkese mutlu ve olabildiğince zarif bir bayram diliyorum.

Nazire Kalkan Gürsel