Bugün günlerden biraz da Uğur Mumcu elbette.
Bizim neslin ve tabii ki bizden daha büyüklerin unutması mümkün olmayan bir isim ve bir olay akla geliyor 24 Ocak denilince.
Peki ya yeni nesiller?
Z kuşağını geçtim. Otuzların başındakiler tanıyor mu acaba Mumcu’yu?
Tek bir kitabını okumuş mu?
Okumayı geçtim, tek bir kitabının adını biliyor mu?
Ya da Deniz Gezmiş’i,
Hatta Nazım Hikmet’i?
İnanın ya yeterince tanımıyorlar, ya sadece bir yerlerde görmüşler ya da adını bile duymamışlar.
Gerçek budur…
Bir takım isimler belli bir kuşağın içine hapsedilmiş ve sürekli aynı tekrarlarla sadece belli çevrelerde ezberlenen rutinlere dönüşmüş durumda.
En başta bu isimlere yapılan ciddi bir kıymet bilmezlik ve haksızlık hali söz konusu.
Bu şekilde giderse, yakın gelecekte tamamen unutulmaya mahkumlar.
Dikkat çektiğim durum yukarıdaki isimlerle sınırlı değil. Daha onlarcası var.
Neden bu böyle?
Çünkü hala ulus olma bilincinden yoksunuz.
Ulus olmak sahte, sorunsuz, sözde bir kimlik inşa etmek değildir.
Üzerinde demokrasi temelinde uzlaşılmış, ortak bir bilince ve hafızaya sahip olmayı gerektirir.
Ama bizde birinin kahraman dediğini diğeri vatan haini sayıyor.
Ya da hiç saymıyor, tamamen görmezden geliyor. Hala durum bu.
Oysa tarihi gerçekler açısından bizden çok daha uzun ve derin acılar çekmiş, çok daha büyük çaplı felaketlere sebep olmuş, birbirine karşı son derece acımasız ve iç savaşlarla dolu kanlı geçmişlere sahip toplumlar dahi (Avrupa bunlarla dolu) bugün bu dediğimi başarmış bulunuyor.
Biz ise hala mızmız da mızmız.
Ekonomi mekonomi hikaye. Bu dediğimi hayata geçirmeden refah tohumu olamayız.
Önce kim kahraman kim değil, orada anlaşalım.